Kültür ve Yönetim Süreçlerine Etkisi


Yöneticiler, içinde bulundugu toplumun ve kültürün etkisi altındadır. Yöneticinin tüm faaliyetlerinde etkili olan “kültür ögeleri”, toplumdan - topluma degisiklik gösterdiginden dolayı, bir zincir hiyerarsisi içinde; kültür-yöneticiyi; yönetici-örgütü; örgüt-toplumu etkilemekte ve toplumun kültür ögelerinin sekillendirdigi yönetici davranısları, daha sonradan o ülkenin sosyal, siyasi ve ekonomik yapısını olusturmaktadır.

Belirli bir kültürün ürünü olan bir yönetici, o kültürün getirdiği sınırlamaların dışına çıkamaz. Kültür bireyin davranışları üzerine bazı sınırlamalar getirirken, özendirilmesi ya da performansı konusunda da bazı ölçütler koyabilir. Bir başka sınırlayıcı öge de, çalışan insanın eğitilmesi üzerinde kültürel çevrenin oluşturduğu etkidir. Burada, insanların içinde yaşadığı kültürel ortamın insanların davranışlarını nasıl etkilediği ve zincir reaksiyonu içerisinde kültürel ortamdan etkilenen insanların da aldığı kararlar vasıtasıyla iktisadi yapının bütününe nasıl etki yaptığı kolayca görülmektedir.

Günümüzde değişik isimler altında yüzlerce yönetim tekniği ve çözümü bulunmakta ve her gün de bunlara yenileri eklenmektedir. Peki bu yönetim teknikleri ne kadar evrenseldir? Anılan teknikler her yerde, her zaman ve her bir duruma uygulanabilecek çözümler midir? Uluslararasılaşmanın ve globalleşmenin, dünya çapında “ortak ve evrensel bir yönetim kültürü” yaratacağına dair görüşler olmasına karşın, ürün ve hizmetlerin ne oldukları ve nerede bulunduklarından daha çok, bunların her bir kültürdeki insanlar için ne anlama geldiği daha önemlidir. Çünkü aslında kültürün yüzeyde görülen “fiziki (maddi) unsurları” tüm dünyada yavaş yavaş birbirlerine benzemesine karsın, kültürün alt katmanlarında bulunan ve kolayca görülemeyen “manevi unsurları” hala farklılıklarını korumaktadırlar. Bu husus da bizi dünyada tek ve en iyi bir örgütlenme ve yönetim tarzının olmayacağı gerçeğine götürmektedir.

“Yönetimde tek bir en iyi yol” değil, “birçok iyi yol” mevcuttur, bunların kimileri ötekilere oranla kültürel bakımdan daha uygun ve etkindir. Ancak bunların hepsi de yabancı kültürlerin tepkilerini açıklığa kavuşturmaya istekli ve yetenekli olduklarından, yöneticilere ilave güç kaynakları sağlarlar. (Trompenaars; Hampden-Turner. Çev.: Z.Dicleli; 1998:31) .

Karmaşık bir yapısı olan “kültür”, basit tanımlamalara karşı hassastır ve bu yüzden, “rasyonel iktisadi insan” tezinde olduğu kadar, insan davranışı için açık bir model teşkil edemez. Evrensel yasalar söz konusu olduğunda kültürel faktörlerin sistematik bir yaklaşım getirebilme yetisi yoktur. Kültür olgusu; anlamlar, semboller, değerler ve fikirlerle sınırlandırılmıştır ve din, ideoloji gibi olgular tarafından kuşatılmıştır.

Belki de kültür en kolay olarak, “ne olmadığı” açıklanarak anlaşılabilir. Kültür, ekonomistlerin rasyonel fayda maksimizasyonu yapan bireyler olarak belirlediği insan varlığının temel modelinde kullandıkları gibi “rasyonel bir seçim” değildir. Bununla birlikte, kültürü rasyonel seçimlerden çok “alışkanlıklarla” ilişkilendirmek, kültürlerin “irrasyonel” olduğu anlamına gelmez. Kültürler, karar almayı sağlayan araçlarla ilişkili olarak, yalnızca irrasyonel olarak nitelenebilir. Kültürün gerçekte, yüksek derecede bir rasyonellik içerdiği durumlar da mevcut olabilir.

Bir yönetim kültürü oluşturabilmenin ilk adımı “kültürel farklılıkların bilincine varmak”, yani bir “kültürel bilinç - farkındalık” oluşturmaktır. Kültürel bilinci oluşturmanın yolu, kendi kültürünün yanında, diğer kültürleri de anlamaktır. Bunu müteakip “kültürel farklılıklara saygı göstermek” de ikinci adımı oluşturmaktadır. Bu saygıyı oluşturmada ilk adım, insanın kendi hayatında, başka kültürden biri gibi davranmak istediği durumları ortaya çıkarmasıdır. Aslında ülkelerin kendi kültürleri içindeki farklılıkları kavramaları da, diğer kültürlerin farklılıklarına saygı göstermeyi kolaylaştıran bir unsurdur. Gerek kültürel bilinç oluşturma, gerekse kültürel farklılıklara saygı gösterme “kültürler ötesi anlayış” geliştirmek için yeterli adımlardır. Bundan sonraki adım ise sinerjiyi yaratacak olan,“kültürel farklılıkları bağdastırma ve yönetme” sürecidir.

Ünsal SIGRI
Blogger tarafından desteklenmektedir.